|
|
|
|
|
|
|
Bugün sitemizi ziyaret eden kisi sayisi 5 ziyaretçi (26 klik) |
|
|
|
|
|
|
|
EZANLA NAMAZ ARASI |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
EZANLA NAMAZ ARASI
Bir dede ile torununun konuşmalarına kulak veriyoruz: Torunu, pamuk gibi bembeyaz sakallı, nur yüzlü dedesine merakla soruyor: "Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadar olur?" Dede tatlı bir gülücükle: "Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum" deyince torun: "Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?" der. Dede: "Evet yavrum. ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır" diye cevap verir. Torun yeniden sorar: "Namazsız ezan ve ezansız namaz sözlerinden ne kastettiğini anlamadım dedeciğim. Bu ne demek açıklar mısın?" Dede şefkatle ellerinden tuttuğu torununa: "Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına ezan okundu değil mi? işte o ezanın namazı kılındı mı? Kılınmadı. O ezan "Namazsız ezan"dı. İnsan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı yoktur. O da "Ezansız namaz"dır. Aslında o namazın ezanı insan doğunca okunmuştu kulağına. "Bak ey insan! Doğdun ama öleceksin, ömür çabuk biter, hayatını iyi değerlendir. Boşa vakit harcama!" ikazını yapıyordu o ezan. İşte yavrum ömür, ezanla namaz arası kadardır. Sakın boşa geçirme. Ömrünü dolu dolu yaşa, bir nefes bile boşluk bırakma!" |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hidirlar Köyü |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|